SAĞLIK SEKTÖRÜNE FARKLI BİR BAKIŞ..
Yabancı 7 üretici firma iken şimdi 35 yabancıya çıkmış ama üreticisi artmamış bir İLAÇ SEKTÖRÜ,
%5-7 lerden %35 e çıkmış mamul İTHAL İLAÇ PAYI,
Tüketilen her 4 ilaçtan birinin Antibiyotik olduğu bir SAĞLIK POLİTİKASI.
Resmi kârı %20 olmasına rağmen SSK ve İhalelerde resmi imalatçı fiyatının 1/4 üne 1/5 ine hatta onda birine ilaç veren SANAYİCİLER,
İthalatçı kârı %14 olmasına rağmen çok büyük özveri göstererek!!! yarı fiyatına ilaç veren mamul İLAÇ İTHALATÇILARI.
Depolara %100 mal fazlaları, 8-10 ay vade, %20 lere varan ciro pirimi veren ÜRETİCİLER.
Aldığı pirimi reçeteye yazdığı oranda doktorlarla paylaşan! TIBBİ MÜMESSİLLER.
Özel ve pahalı ilaçları kullanan-yazan-satan (Hasta- Doktor- Eczacı) üçgeninden meydana gelen ÇETELER.
Hastanın Özel Sağlık Sigortası olduğunu öğrendiğinde Sigortayı soymaya kalkan HASTANELER,
Öğleden sonraları Hastanede bulunmayan, Muayenehanesine gelmeyenin yüzüne dahi bakmayan çok saygın DOKTORLAR,
Hırsızlığı artık Evlerde, İşyerlerinde değil Hastane Eczanelerinde yapan aynı İlaç ve Medikal Malzemeyi bir kaç kere satan ŞEBEKELER,
6200 kişinin ürettiğini 7500 kişiye sattıran bunun adına da Tıbbi Mümessillik!!! diyen İLAÇ SEKTÖRÜ
Katkı payını almamak hatta ayrıca iskonto yapmaktan dolayı Haysiyet Divanına verilen ve bu nedenle yüzde olarak en büyük payı alan ECZACILAR
Etiket yolsuzluğu yapan ECZACILAR,
Hastabakıcı ve İlaç Mafyası ile işbirliği yapan ECZACILAR,
Muvazaayı önlüyorum diyerek kendileri 2. 3. Eczaneyi açan ve Meslek Örgütlerinde çöreklenmiş ECZACILAR,
84’den beri 84 Kararnamesi uygulansın diyerek aslında her türlü sorumluluğun Sağlık Bakanlığında kalmasını isteyen ama gerçekte istedikleri zaman istedikleri oranda zam alamamaktan şikayetçi olan, Küçük Depoları ortadan kaldıran, tüm sektörü birkaç Dağıtım Gurubuna bağımlı kılan ve kendi canavarını yaratan İLAÇ SANAYİCİLERİ.
Tabii dünden bugüne olan bir şey değil.
Netice, birikim.
Sebebi mi? Tabii ki bizleriz.
En azından ben kendimi sorumlu sayıyorum.
Bugünkü durumu “Bu sıcağa kar dayanmaz” ya da “Deniz Bitti” diye de özetleyebiliriz.
Veya “Kazan’ın doğurduğuna inanıyorsak öleceğini de bilmeliydik” diyebiliriz.
Meksikalı bir yorumcu “Politik yapının yoz ve güvenilmez, Ekonominin durgun olduğu toplumlarda insanlar varlıklarını sürdürebilmek için yapmaları gerekenleri yaparlar ve herkes bir fırsatçıya dönüşür.” diyor.
Bizler de şimdiye kadar bunu yaptık.
Yani hepimiz günahkârız.
Neticede Türkiye İthal İlaç cenneti oldu.
Yerli Üretim günden güne eriyor, hatta bir kısmı İthal İlaç ticaretine girdi bile.
Bu Ülke Hepimizin.
İlaç ise çok stratejik ve çok farklı bir emtia.
Hepimiz birleşelim, yabancılara ve İthal İlaca savaş açalım mı diyorum?
Asla… Onlar da gerekeni yapıyorlar. Çünkü Ülkelerinin ve Kendilerinin menfaatleri bunu gerektiriyor.
Hiç kimse durup dururken, zorlanmadan rahatını bozmaz. Yabancılar niye Türkiye’ ye gelip üretim yapsınlar ki?
İstedikleri İlacı istedikleri fiyattan ve o günkü döviz kurundan piyasaya veriyorlar. Ve bu ilaçları da en fazla Amerika’da bedava Kongreye gitmek karşılığında bol kepçe reçetelerine yazan anlı şanlı ama çok ucuz Profesörlerimiz olduktan sonra.
Ama bu faturayı; 3 Maymunu oynamaktan kaynaklanan aymazlığımızla bu devlete yani millete yani bize bizler ödetiyoruz.
PEKİ NE YAPABİLİRİZ?
Eczane Eczacılarımız ciro yaparak hayatiyetlerini korumak için her ne kadar İlaç Zamlarına karşıyız diyerek Timsah Gözyaşları dökselerde pahalı fiyatlı ilacı satmayı seviyorlar.
Jenerik Üreticileri olan bizlerde Eczacıların bu zaafını bildiğimiz için fiyatlarımızı mümkün olduğunca Yabancı Üretici fiyatlarına yakın tutuyoruz.
Her ne kadar Eczacılara çok büyük İskonto, Vade ve Mal Fazlası veriyorsak da bu politika artık Bumerang gibi bizleri vurmaya başladı.
Daha pahalı olan ve Çok Saygın Doktorlarımızın çok kolay yazdığı İthal İlaç patlamasını sağladı.
Verdiğimiz vadelerde (Hem Eczane hem Hastanelere) İthal İlacın finansmanı olarak kullanılmaya başlandı.
Yabancı Firmalar SSK’nın ucuz ilaç alımı politikasından dolayı Benzer İlaç piyasasına bulaşmadılar ve bu konuda inanılmaz iskontolar yapan bizleri seyretmekle yetinirken rakipsiz ilaçlarını yüksek fiyatlardan buralara da vermeye devam ettiler.
ÖNERİM ŞU;
Eczane ve Hastanelere şimdiye kadar verdiğimiz tavizleri; vade, iskonto ve mal fazlası olarak dikkate alıp bunları perakende fiyatımızdan indirelim.
Böylece şimdiye kadar kesinlikle Vatandaşa ulaşmayan bu rekabet artık doğrusu olan vatandaşa yarasın. Daha da önemlisi Jenerik ve Orijinal arasında anormal bir fiyat farkı oluşarak Kamuoyunun dikkati çekilsin.
Bu arada hem Doktor hem de Eczacının benzer ilaçlardaki bu uçurumu görerek anormal pahalı olanı yazma ve satma işini bir daha düşünmeleri sağlansın.
İthal İlaçtaki fiyat şişikliği polisiye tedbirle değil serbest piyasa koşulları ile insin ama neticede Yerli Üretimle rekabeti söz konusu olamayacağı için bu İthal İlaç patlaması yavaşlasın.
Fiyatlar düşünce cirolar düşer ve tüm dengeler bozulur endişesine ise ben fazla katılmıyorum.
Çünkü Türkiye’de Kutu olarak yeteri kadar İlaç tüketilmiyor.
Ciro artsın diye pahalı olan satılıyor.
Pahalı olan satıldıkça alım gücü azlığı nedeni ile Kutu Adedi düşüyor.
Ciroyu artırabilmek için bu sefer daha pahalı olanı satılıyor.
Yani bir kısır döngü oluşuyor.
Bu döngünün ise mutlaka kırılması gerekiyor.
Bunun da ilk şartı herkesin özeleştiri yapması, insanla uğraşmayı bırakması Olayla hatta Sistemle ilgilenmesidir.
Bugün çok mu geç? Hayır.
Ama Fırsatçılığı, Bireyselliği ve Küçük Hesapçılığı bırakmazsak Yarın Çok Geç Olacak.
Ecz. Mehmet ŞAPÇI
Not: Bu yazı 24.05.1999 tarihinde yazılmış ve Notere tasdik ettirilmiştir.
24.05.1999